Kimim Ben

   *Üslup kaygısı gütmeden kendi çapında yazıp dünya çapında okuyan biri. 

  Merhaba ben ''Mutlakadam''. Eğer beni şahsen tanımıyorsanız buranın anonim bir yazı blogu olması hoşuma gittiği için buranın kendim ile ilgili bilgi kırıntısı içermediğinden eminim ama buna rağmen okumak isterseniz size biraz kendimden sonra da blogumdan bahsetmek isterim. Küçük yaşlarımdan itibaren bir şeyler okumayı çok severim. Küçük bir ilçede büyüdüm ve oranın kütüphanesine tesadüfen girip kendimi büyülü kitaplar dünyasına daha ikinci sınıftayken çizgi romanları okumaya başlayarak kaptırdım. Hayatımın akışının yoğunluğuna bağlı olarak okumaktan hiçbir zaman kopmadım. Okumaktan kastım sadece roman hikaye değil aklınıza gelebilecek her türlü yazılı olan materyal. Okuma bağımlısı olduğum söylenemez ancak çok sadık bir okur olduğum konusunda beni gerçekten tanısanız emin olabilirsiniz. İyi veya kötü bir şeyler yazabildiğimi fark ettiğimde ortaokul yıllarımdaydım ve sevdiğim kız için harita metod defterden sayfalar koparıp onlara içimi döküyordum. Bu cümleden sonra merak ettiyseniz sevdiğim kıza kavuşamadım. İşte her şeyin başlangıcı duygularımı dışa vurma isteğiydi. Yazmaya sevgi ile başladım sevgi ile devam ettim; hala daha sevgi ile ediyorum. 

   Burası benim için aslında bir anı günlüğü. Sayfanın sağ tarafında göreceğiniz üzere ''Her yazı bir anı saklar içinde bana dair ya da sana, karar veremedim.'' derken aslında gerçeği söylüyorum. Bu zamana kadar hayatımı etkileyen olaylar ve kişiler ile ilgili olan anılarımı kendimce bir çeşit hikayeye dönüştürerek, ileride şu an toprağı kazan arkeologlar gibi www 'nün içini kazacağını düşündüğüm yazılımcılar için, burada kalıcı hale getirme amacı güdüyorum. Yazdığım yazılar herhangi bir okur için sıradan şeylerken; olayı bilen ve olayların merkezinde yer alan kişiler için bir yol, hatırlatıcı görevi sağlıyor. Yazdığım her yazının içine olaylar ile ilgili belli imgeler, betimlemeler, nesneler, sayılar serpiştirmeye çalışıyorum. Serpiştirdiğim bu şeyler bir nevi anahtar kelimeler. Bunlar da hafızanın anahtarını çok uzun yıllar sonra açmak için. 

   Yazma sürekliliğim oldukça durağandı son yıllarda. Bu yazmadığım için değil de yazdığım her şeyin yarım kalmasıyla ilgili. Gerçek hayatta dahil olmak üzere yarım kalan hikayeleri hiçbir zaman sevemedim. Gri renkte kalmayı sevmem, kimseyi de gride bırakmak istemem. Bu yüzden yarım kalan bir şeyi hem kendime hem okurlara okutmamayı tercih ederim. Beni merak edip ana sayfadan buraya kadar gelip bu yazının hepsini okuduğunuz için teşekkür ederim. 

Nazım'ın sözü ile bitirmek isterim: ''Herkese selam, sana hasret.''

En içten dileklerimle.