Bir temmuz gecesi aşıyorum sokakları bir başıma.Ne insanlar var sokakta ne de ses sadece bir dal yalnızlık.Kafamda ki sorulara cevap arıyorum belki gökyüzünde belki yerin en dibinde belki de kendi içimde...
Göz yanılmalarını düşünüyorum hepsinin içinde bir hile bir oyun var, gözü kandırmaya yönelik acaba aşkta bir gönül yanılması mı diye sormadan edemiyorum kendime. Aşkı ilizyona benzetiyorum onunda aşamaları var,ilizyon gösterisinde olduğu gibi.
Aşk önce bir hedef seçer kendine sonra gösterisini koyar sahneye.Gösterinin birinci bölümüne vaat denir mutlu eder insanı, mutluluk sonsuzmuş hissini verir onu size yaşatır,inanmanızı sağlar ikinci bölüme dönüştürme denir sizi kendisinin kölesi yapar aklınızın kontrolü kalbinize geçer mantıklı düşünemez olursunuz, aklınızla değil de duygularınızla hareket etmeye başlarsınız ve son bölüm prestij mutluluk doruk noktasına ulaştığında gerçeği gösterir aşk ve sana gösterdiği her şeyi geri alır.Neyin gerçek neyin sahte olduğunu anlayamaz olursunuz duygularınızla aklınız savaşır ruhen çökersiniz.Kendinize geldiğinizde ise elinizde kalan kocaman bir hiçtir sadece.Yine kanmışsınızdır aşkın oyunlarına kendinizi bilmezcesine...
'' Gönül de kana kana kanmamayı öğrenir aşkın oyunlarına ''
MUTLAKADAM