25 Temmuz, 2014

Gönül Yanılması



   Bir temmuz gecesi aşıyorum sokakları bir başıma.Ne insanlar var sokakta ne de ses sadece bir dal yalnızlık.Kafamda ki sorulara cevap arıyorum belki gökyüzünde belki yerin en dibinde belki de kendi içimde...

    Göz yanılmalarını düşünüyorum hepsinin içinde bir hile bir oyun var, gözü kandırmaya yönelik acaba aşkta bir gönül yanılması mı diye sormadan edemiyorum kendime. Aşkı ilizyona benzetiyorum onunda aşamaları var,ilizyon gösterisinde olduğu gibi.

     Aşk önce bir hedef seçer kendine sonra gösterisini koyar sahneye.Gösterinin birinci bölümüne vaat denir mutlu eder insanı, mutluluk sonsuzmuş hissini verir onu size yaşatır,inanmanızı sağlar ikinci bölüme dönüştürme denir sizi kendisinin kölesi yapar aklınızın kontrolü kalbinize geçer mantıklı düşünemez olursunuz, aklınızla değil de duygularınızla hareket etmeye başlarsınız ve son bölüm prestij mutluluk doruk noktasına ulaştığında gerçeği gösterir aşk ve sana gösterdiği her şeyi geri alır.Neyin gerçek neyin sahte olduğunu anlayamaz olursunuz duygularınızla aklınız savaşır ruhen çökersiniz.Kendinize geldiğinizde ise elinizde kalan kocaman bir hiçtir sadece.Yine kanmışsınızdır aşkın oyunlarına kendinizi bilmezcesine...


'' Gönül de kana kana kanmamayı öğrenir aşkın oyunlarına ''
MUTLAKADAM

15 Temmuz, 2014

Çocuklar


   
     Oturuyorum, saat kahvaltı sonralarına denk geliyor; çocukların en çok olduğu vakit bu vakit. Karşımda salıncak, kaydırak, tahterevalli ve bir düzine çocuk. Buradayım çünkü mutluluğun sırrını arıyorum, buradayım çünkü çocuklar hep mutlu, çocuklar hep gülüyor, çocuklar hep çocuklar...

      Kimisi kaydıraktan kayıyor kimisi sallanıyor kim bilir her birinin ne hayalleri var. Salıncakta sallanan çocuk ileri doğru her sallandığında biraz daha mutlu oluyor. Ona göre imkansız diye bir şey yok; sanki biraz daha hızlı sallanırsa gökyüzüne değecek ve hedefine ulaşacak öte yanda arkadaşını kovalayan başka çocuk tek amacı arkadaşını yakalamak, sanki varoluş amacı o. Karnının acıkması, düşüp bir yerlerinin kanaması ne de başka şeyler hiç umrunda değil hep mutlular.

    O yaşlarda aşk nedir bilmezler diyesim geliyor ama aşk nedir aslında onlar daha iyi biliyor çünkü çocuk gibi düşünüyorlar büyük gibi değil.Onlara göre aşk birbirlerini kovalamak, birbirlerini salıncakta sallamak, birbirlerinin tahterevallide karşısına oturmak onların sevgilerini anlatma şekilleri bu kaybetmekten korkmuyorlar, bağlanmıyorlar bu yüzden hep mutlular. O olmazsa başkasını kovalarım, başkasını sallarım gibi düşünüyorlar; ne de olsa çocuklar.

 '' Çocuklar gibi mutlu olmak için büyükler gibi düşünmeyi bırakmalıyız ''

MUTLAKADAM



08 Haziran, 2014

Karı Koca



     Bugün sanki resimler, müzikler, anılar bana karşı birlik olmuş ızdırap çektirmeye çalışıyorlardı. Kendimi evden dışarı attım olabildiğince mutsuz ve yorgunumdum buna rağmen gördüğüm herkese gülümsüyor; içimde kopan fırtınayı gizlemeye çalışıyorumdum: Hani karı kocalar bir yere konuk oldukları gün kavga ederler ama konuk oldukları yere gidince hiçbir şey yokmuş gibi davranıp eve geldikleri zaman yine küs olurlar ya işte o misal.

      Dışarıda, çevremde insanlar varken mutlu gözüküyor mutluluk saçıyor ve espiri yapıyorum ama yalnızken mutsuzum,yalnızken üzgünüm, yalnızken ruhum ve bedenim karı koca misali yeniden küsüyorlar birbirlerine hiç barışmayacaklarmış gibi...

'' Mutsuz insanlar da gülümser ama nedenleri farklıdır diğerlerinden ''
MUTLAKADAM

  

25 Mayıs, 2014

Küçük Çocuk



    Uyandım,uyandığımda  güneş penceremin tam karşısından, karanlığa meydan okurcasına yüzünü göstermeye başlamıştı.Yedinci kattaki odamın penceresinden insanları seyretmeye başladım.Beton yığınlarının yanından yürümeye başlayan insanları, kimisi spor yapmak için koşuyordu kimisi işe, kimisi okula yetişmek için...

   Tüm bu olanları seyrederken senin ''Ben gidiyorum'' dediğin aklıma geldi.Ben küçükken sabahları annem de markete gitmeden önce '' Ben gidiyorum'' derdi, ama sonra ''geri dönücem korkma''diye eklerdi, gittiği zaman korkardım ama geri dönmeyeceği için değil gittiği için çünkü annemin yanımda olmayacak olması korkuturdu beni.Sen ''gidiyorum'' dedin ama ''geri dönücem'' diye eklemedin.Şimdi evde yalnız kalan küçük çocuk gibi korkuyorum, geri dönmeyeceğinden.

'' Gidenler geride bıraktıklarını almayı unuturlarmış her zaman ''

MUTLAKADAM

07 Mayıs, 2014

Mayıs Akşamı



    Bir mayıs akşamı güneşin kızıllığı sarmış dört bir yanımı yürüyorum.Yürüyorum  sanki yürümekten yorulunca veya yol bitince karşıma sen çıkacakmışsın gibi. Yolun etrafında uzunlu kısalı ağaçlar var, kimisinin dalı kırılmış kimisinin meyveleri ve yaprakları saçılmış dört bir yana buna rağmen rüzgarın dansına eşlik ediyor her biri.
Dallarını kıran,meyvelerini ve yapraklarını döken rüzgarın dansına...

     Yol uzadıkça uzuyor sanki hiç bitmeyecekmiş gibi aslında bitmesini de istemiyorum çünkü attığım her adımda sen geliyorsun aklıma. Adını fısıldıyorum yanımdaki taşa zaten adını fısıldayabildiğim bir taşlar var bir de kuşlar şu koskoca dünyada.
 
     Her şey yolunda gitmiyor artık çünkü sen her şey yolunda giderken gittin. Sen gittikten sonra yolunda giden ne varsa yoldan çıkardım, gitmeyip bende kalsınlar diye...

'' Artık hiçbir şey yolunda gitmiyor çünkü yolunda giden her şey gidiyor benden.''

MUTLAKADAM

  NOT : İlk yazım olduğundan dolayı saçmalamış olabilirim,yazım hatalarım da olabilir,özeleştirimi yapmam gerekirse yazıda biraz kopukluk var ama yaza yaza gelişeceğimi umut ediyorum .Okuduğunuz için teşekkür ederim saygılarımla.